Tuesday, October 7, 2014

masal

gecenin ışıkları
ay ışığıyla yıkanan bu ıssız merdivenler
bu sessiz köşe
bir düşüşün eşiğinde
o yanış o alev alev sarmaşıklar
o en derinlerde gölgelere sinmiş
canavar üzerine düşen ışıkta kör
el yordamıyla düşüyor bir hayalet
üzerime karlar yağıyor külle karışık
aşk dedi aşk bir an yakalanan
bir melodidir
sonrası ve öncesi gürültü
ama aşk dedi
kıpırdadı yapraklar

ne ara yeşerdi bu topraklar
ne rahattı hades, arafta
bir ömür kalabilirdim
çektim çıkardım kendimi
dibe, dip ki o hiç gitmeyen
o yangın yeri o harabe o izbe
o çöp, cesedim ne güzel de
uyuyordu / neden uyandırdınız
sen mi siz mi? ben mi kaldı ya
o değil, bu orman bir yangın
daha kaldırmaz baksana
bir mevsim değişimi nasıl da
yıkıyor binaları sonra yine
mi gelsin düşleri o boğulmaların
ciğerlerde ne tatlı o tuzlu su

bir adım, bir adım daha, sonra durdu
büyümez ki kimse büyümek bir yalan
geriye kalanlar yazıyor hikayeni
o yüzden masallarda hep yeniğiz
tut ellerimi bu masalda bir köşeye
saklanalım, o cadı o hain kurt
o acımasız kan sofrası, bulamasın
bizi o pis elleri, değmesin o iğrenç
dişleri, etimizi koparmasın

tut ellerimi bu köşe iyi, bak
hem ay ışığımız var, sadece bizim
bu merdivenler, bu soğuk köşe
karşıda şehrin son ışıkları

No comments: